Satış sonrası hizmetler; müşterilere satılan mal sonrası ürünlerin amacına uygun kullanımını sağlama, arıza durumlarında yedek parça ve servis hizmeti sunmayı kapsamaktadır.
Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin m. 4/1-m bendine göre; “Yetkili servis istasyonu, üretici veya ithalatçıların ürettikleri veya ithal ettikleri mallar için; kullanım ömürleri süresince satış sonrası montaj, bakım ve onarım hizmetlerini yürütmek üzere, kendileri tarafından veya aralarındaki sözleşme uyarınca, bu amaçla yetki verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından kurulan ya da kurulmuş bulunan tesisleri” ifade eder. Üretici/ ithalatçı, salt servis istasyonunu kurarak veya bir servise yetki vererek sorumluluktan kurtulamaz. Bu süreçte devamlı servis istasyonunu izlemek, denetlemek ve görülen eksiklikleri gidermek durumundadır15. Çünkü yetkili servislerin ayrı bir tüzel kişiliği bulunsa dahi, faaliyetlerinden dolayı üretici veya ithalatçıların müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır”. (SSHY m. 14)
O halde satış sonrası hizmetler, malın satın alındığı markanın yetkili servisi tarafından yerine getirilir.
Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği Mad 10: “Kullanım ömrü süresince, malın yetkili servis istasyonlarındaki bakım ve onarım süresi azami tamir süresini geçemez. Bu süre, garanti süresi içerisinde mala ilişkin arızanın yetkili servis istasyonuna veya satıcıya bildirimi tarihinde, garanti süresi dışında ise malın yetkili servis istasyonuna teslim tarihinden itibaren başlar. Tüketici arıza bildirimini; telefon, faks, e-posta, iadeli taahhütlü mektup ve benzeri bir yolla yapabilir. Uyuşmazlık halinde bildirime ilişkin ispat yükümlülüğü tüketiciye aittir.”
YETKİLİ SERVİS NEDİR?
Üretici veya ithalatçılar, satış sonrası hizmet sunmakla yükümlüdür ve bu yükümlülüklerini yerine getirebilmek için de Bakanlık onaylı satış sonrası hizmetler yeterlilik belgesi almak zorundadırlar (TKHK m. 58/1 ve 2). Bu belgeyi aldıktan sonra ise, söz konusu satış sonrası hizmeti, yetkili servisler vasıtası ile yerine getirirler.
YETKİLİ SERVİSLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
- Bakım ve onarım yükümlülüğü – malın ayıplı olmasıyla ilgilidir.
- Servis fişi düzenleme zorunluluğu
- Teslim alma belgesi düzenleme zorunluluğu
- Kullanım hatasını tespit etme yükümlülüğü
- Yedek parça stoku bulundurma zorunluluğu
- Onarımın mümkün olmadığının tespitiyle ilgili yükümlülüğü
Üretici veya ithalatçılardan satın alınan malın kullanımı sırasında meydana gelen arızalar yetkili servis istasyonları tarafından giderilir. Tüketici, malın tamiri ile ilgili olarak yetkili servis ile sui generis bir sözleşme meydana getirir. Buna yetkili servis sözleşmesi de denilebilir.
YETKİLİ SERVİS SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Yetkili servis sözleşmesi, bir isimsiz sözleşmedir. İsimsiz sözleşmeler kanunda düzenlenmemiş sözleşmelerdir. Bu nedenle Bu nedenle, yetkili servis sözleşmesinin hukukî niteliğini belirlerken, onun kanunda düzenlenmiş diğer sözleşmelerle olan benzerlikleri ve farklılıklarından hareket edilerek bir sonuca gidilmeye çalışılır.
Tüketici ve yetkili servis istasyonları arasındaki sözleşmesel ilişki malın garanti kapsamında olup olmadığına göre belirlenir.
- Şayet mal, garanti kapsamında ise tüketici, yetkili servis ile bir sözleşme ilişkisi içerisinde olmayacak, ithalatçı veya üreticiden malın onarımını talep edebilecektir. Dayanak olarak garanti belgesi gösterilecek olup; bu durumda tüketici yetkili servise herhangi bir ödemede bulunmayacaktır.
- Ancak mal, garanti kapsamı dışında ise bu halde eser sözleşmesi söz konusudur. Bu durumda üretici veya ithalatçının sorumluluğu bulunmadığından tüketici ile doğrudan bir sözleşmesel ilişki içerisine girmemektedir.
ESER SÖZLEŞMESİ NEDİR?
TBK MADDE 470- Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
TBK MADDE 471– Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
TBK MADDE 473- Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir.
Yüklenicinin eser sözleşmesinden kaynaklanan eseri süresinde teslim etme borcu bulunmaktadır. Yüklenicinin eseri teslim borcu, taraflarca kararlaştırılan veya işin niteliğinden çıkarılan bir teslim vadesi varsa, bu vade geldiği anda; aksi halde, derhal muaccel olur (BK m. 74). Yüklenicinin eseri teslim borcunun muaccel hale geldiği andan itibaren, iş sahibi yükleniciden eserin teslimi edimini ifa etmesini talep edebilir; yüklenici de iş sahibinin ifa talebine uyarak eseri teslim borcunu ifa etmekle yükümlüdür.
TESLİM TARİHİ BELİRLENMEDİĞİ TAKDİRDE:
Taraflar, sözleşmenin kurulması sırasında veya daha sonra bir teslim vadesi kararlaştırmadıkları takdirde, bir sözleşme boşluğu söz konusudur. Bu boşluğun tarafların farazî iradeleri tespit edilerek doldurulması gerekir. Yoksa teslim vadesinin kararlaştırılmamış olması, yükleniciye eseri dilediği tarihte teslim etme yetkisi vermez.
Yarg. 15. HD., 18.6.2003 T., 2003/767 E., 2003/3319 K.: “Yanlar arasındaki biçimine uygun düzenlenen 28.4.1994 günlü sözleşmede işin teslim tarihi kararlaştırılmamıştır. Kuşku yok ki, tarafların sözleşmelerinde bu hususu eksik bırakmaları yükleniciye eseri belirsiz sürede teslim hakkı vermez. Bu gibi durumlarda işin olağan seyrine göre yürüyüp yürümediğini saptamak için o ana kadar yapılan iş ve işlemlere ve eserin hacmine bakmak gerekir.” Yüklenicinin eseri teslim borcunun “muaccel” hale geleceği an taraflarca belirlenmediği takdirde, teslim vadesi, olayın tüm şartları dikkate alınarak, “işin mahiyetine” göre belirlenir (BK m. 74). Bundan genel olarak, muhtemel hazırlık faaliyeti de göz önünde tutularak, işin ehli bir yüklenicinin zamanında çalışmaya başlayarak, yeterli araç gereç, malzeme ve iş gücünü kullanarak, düzenli bir tempoda yürüteceği çalışma ile eseri meydana getirip teslime hazır hale getireceği sürenin bitimi anlaşılır.
NOT: BK m. 357 f. 3’e göre, “İş devam ettiği sırada, iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olduğu anlaşılır yahut imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak diğer bir hal hâdis olursa, yüklenici iş sahibini bundan derhal haberdar etmeğe mecbur, aksi takdirde bunların neticelerini tahammül etmekle mükelleftir.” Buna göre yüklenici, ister iş sahibinin faaliyet alanına giren, ister her iki tarafın da üzerinde etki edemediği sebepler söz konusu olsun, eserin zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek her durumu, bundan haberdar olur olmaz iş sahibine bildirmelidir439. Yüklenici, bildirim ödevini yerine getirmediği takdirde, iş sahibine isnad edilebilen gecikmeler sebebiyle sahip olduğu süre uzatımına ilişkin hakkını ve değişen koşulların yarattığı aşırı ifa güçlüğü sebebiyle BK m. 365 f. 2’ye göre sözleşmenin uyarlanması çerçevesinde süre uzatımı talep etme hakkını kaybeder.
YÜKLENİCİNİN TEMERRÜDE DÜŞÜRÜLMESİ:
Yüklenicinin muaccel ve ifası halen mümkün olan eseri teslim borcunda temerrüde düşmesi için iş sahibinin ihtarda bulunması gerekmektedir. BK m. 101 f. 1’e göre, “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer.” O halde yüklenici, eseri teslim vadesinde teslim etmediği takdirde, kural olarak kendiliğinden temerrüde düşmez. Yüklenicinin eseri teslim borcunun ifasında gecikmesi, ancak iş sahibi tarafından yapılacak temerrüt ihtarı ile borçlu temerrüdü gerçekleşir. İhtar, alacaklının borçluya yönelttiği ve borçludan edimin ifasını talep ettiği tek taraflı bir irade beyanıdır.Eser sözleşmesinde yükleniciyi eserin teslimi borcunda temerrüde düşürmek için yapılan ihtar da, iş sahibinin yükleniciden eserin tamamlanmış olarak teslimini talep ettiği açık bir beyandan ibarettir. Temerrüt ihtarı, tacirler arasındaki temerrüt ihtarı hariç, kanunen bir geçerlilik veya ispat şekline tâbi tutulmamıştır. Bu sebeple, taraflar ihtarın özel bir şekle uyularak yapılmasını kararlaştırmış olmadıkça, ihtar sözlü olarak hatta bazı durumlarda zımnen dahi yapılabilir.
YÜKLENİCİNİN TESLİM BORCUNDA TEMERRÜDE DÜŞMESİNİN SONUÇLARI
MADDE 112- Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
NOT: Yüklenici eseri vadede teslim etmediğinde, onun bu borca aykırı davranışında kusurlu olduğu, yani kusuruyla temerrüde düştüğü varsayılır (BK m. 96). Bu sebeple, temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını ispat yükü yükleniciye aittir.
NOT: Yüklenicinin temerrüde düşmekteki kusuru sözleşmenin kurulmasından önceki döneme dayanabileceği gibi sözleşme kurulduktan sonra da ortaya çıkmış olabilir. Örneğin, yüklenicinin eseri meydana getirebileceği süreyi azımsayıp gerekenden daha kısa bir sürede eseri teslim etmeyi üstlenmiş olması veya olanaklarının eseri meydana getirmeye yeteceği kuşkulu olduğu halde kayıtsız şartsız bir eserin yapımını üstlenmesi durumlarında yüklenicinin kusuru daha sözleşme kurulurken mevcuttur.
TEMERRÜD HALİNDE SEÇİMLİK HAKLAR:
• Aynen ifa + gecikme tazminatı
• İfa yerine tazminat (müspet zararın tazmini)
• Sözleşmeden dönme ve menfi zararın tazmini
MADDE 114- Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.
Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.
ARACIN TAMİRATINDA MEYDANA GELEN GECİKME SEBEBİYLE ARAÇ MAHRUMİYET BEDELİ TALEP EDİLEBİLİR Mİ?
****** ÖNEMLİ: Kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı tarafından araç kiraladığına dair belge veya ödeme belgeleri sunulmasa da hakim zararı belirleyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı aracında oluşan hasarın niteliğine göre makul tamir süresinin belirlenmesi, ihtiyaçları için aracı kullanmamaktan doğan ve bu süre içinde davacının (ikame araç) ödemesi gereken bedelin ne olacağı konularında alınan bilirkişi raporuna göre davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının bu talebini objektif kriter ve deliller ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/26777 Esas 2022/11236 Karar sayılı 29.09.2022 tarihli Yargıtay Kararı.TBK MADDE 50: Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.