BABALIK DAVASI İLE SOY BAĞININ REDDİ DAVASI ARASINDAKİ TEMEL FARKLAR

Evlilik birliği dışında doğan çocuğa ilişkin baba ile çocuk arasında soy bağının kurulmasında ‘’tanıma’’, babanın çocuk ile aralarında soy bağının bulunduğunu kanuna uygun şekil ve biçimde açıklamasıdır. Tanıma işlemi her ne kadar babanın istemine bırakılmış olsa da  babanın çocuğu tanımaması sonucunda çocuğa da birtakım haklar tanınmıştır. Babanın çocuğu tanımaması durumunda ana veya çocuk babaya karşı ‘’babalık davası’’ açarak babalığın tespitini sağlayabilir. Babanın çocuğu nüfusuna almak istemesi halinde babalığın tespiti için babalık davası açması yerinde olmayacaktır. Çünkü babalık davası babanın çocuğu tanımayı reddetmesi üzerine ana veya çocuk tarafından başvurulabilecek hukuki bir yoldur. Baba eğer ki çocuğu nüfusuna almak isterse çocuğu tanıma imkanı kendisine verilmiştir. Babalık davası Türk Medeni Kanunu madde 301’de düzenlenmektedi. Bu Kanun maddesine göre: (1) Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. (2) Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. (3) Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.

“Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.”

Türk Medeni Kanunu’nun 285. Maddesinde belirtilen ‘’babalık karinesi’’nin adi karine olması sebebiyle, çürütülmesi ve aksinin ispatı “soybağının reddi” ile mümkündür. Soybağının reddine ilişkin ‘’soybağının reddi davası’’ açılarak soybağının kaldırılması istenebilir.

  • Babalık davası ana veya çocuk tarafından açılabilir iken soybağının reddi davası yalnızca baba tarafından açılabilmektedir.

Yargıtay incelemesine konu olmuş pek çok somut olayda Yargıtay mevcut soybağı reddedilmedikçe babalık davasının sonuca bağlanamayacağı kararını yinelemiştir.

Evlilik içerisinde doğan çocuk ile baba arasında oluşan bağa yönelik babalık karinesine dayalı olarak hukuki olarak kurulan soybağı ilişkisinin ortadan kalkması ancak soybağının reddedilmesi ile mümkün olmaktadır. Soybağının reddi davasının başarı ile sonuçlanması üzerine çocuk ile baba arasındaki soybağı ortadan kalkar.

Anayasa Mahkemesi tarafından 25.06.2009 tarihinde verilen 2008/30 E. ve 2009/96 K. nolu kararında belirtildiği haliyle kişilerin biyolojik kökeni kendisine ait olmayan çocuğu reddetme hakkı en temel haklarından birisidir.

  • DNA testi, kişilerin geninin incelenmesi suretiyle kimliklerinin tespit edilmesidir. Babalık davasında ispat yükü davacıda olup yalnızca anne veya çocuk DNA testi talebinde bulunabilir. DNA testi sonucunda babalığın tespiti sağlanmaktadır. 
  • Soybağının reddi davasında ise DNA testi ile baba ile çocuk arasında genetik bağ olup olmadığına yönelik inceleme yapılmaktadır. Soybağının reddi davasında babanın DNA testi istemesi hukuken mümkündür. 

‘’Somut olayda; davacı baba … ile davalı anne Sevim 28.06.2004 tarihinde evlenip 24.01.2013 tarihinde boşandıkları, müşterek çocukların evlilik birliği içinde doğduğu, mahkemece 24.02.2016 tarihinde yapılan ikinci celsede davacının müşterek çocuklar … ve … doğdukları tarihten bu yana kendisinden olmadıklarına dair içimde bir şüphe taşıdığını bu şüphelerim halen devam ettiğini, DNA testi yapılarak çocukların babası olmadığının ortaya çıkartılmasını istiyorum şeklinde beyanda bulunarak DNA testiyapılmasını istediği, ancak davacının çocukların kendisinden olmadığı yönündeki şüphenin giderilmesi açısından DNA testi yapılmadığı ve şüphenin bilimsel doğruluğa varacak şekilde bir adım öteye geçmediği yani şüphe olarak varlığını sürdürdüğü, soybağının reddi davası yönünden hakdüşürücü süreyi düzenleyen 289.maddeki sürenin başlangıcı mahiyetindeki “öğrenme” olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, mahkemece davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip, iddia doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, soğbağının tespiti yönünden gerekli DNA incelemesi de yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın hakdüşürücü süreden reddi,(…) oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan eksik hasımla yapılan yargılama ile davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir.’’ 

(8. Hukuk Dairesi 2017/6821 E. , 2018/1676 K.)

Av. Rabia EKİN – Staj. Av. Beyza KARABEY- RS Avukatlık Bakırköy